...Seni İmzalamak İstiyorum!


Can Baba'yla İstanbul'daki ortak bir imza günündeyiz... Oldukça dekolte giyinmiş genç ve alımlı bir kız, yanındaki sevgilisine sarmaş dolaş bir halde, elindeki kitabı imzalatmak için Can Baba'ya uzattı. Kızı baştan aşağı uzun uzun süzen Can Baba sakallarını çekiştire çekiştire konuştu: "Yavrum, ben bu kitabı değil, seni imzalamak istiyorum şimdi seniiiiii!.."
Ben artık ciddi anlamda onun spontane çevirmenliğini yaptığım için ne dediğini bir çırpıda anlamıştım ama Can Baba'nın boğuk sesiyle ne dediği çevredekiler tarafından her zamanki gibi gene pek anlaşılamamıştı. Daha doğrusu öyle sanmıştık ki... Baba'nın ne dediğini gayet iyi anlamış olan genç kız sevgilisine daha da sıkı sarılarak cevap verdi: "Ay Can Baba ilahiii, ama burda da olmaaaaz kiiii!.."
Can Baba'ya bir kitabını imzalatmak için gösterdiğim çaba apayrı bir macera konusudur. Babaya ne zaman bir kitabını imzalatmak istesem kafası o anda iyi olduğu için bunu bir türlü başaramıyorduk. Sayısız denemem başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Kitabı ben tutuyordum ama Sevgili Can usta, epeyce bir richter ölçeğinde sallandığından elindeki kalemle kitabı bir türlü tutturamıyordu. En sonunda ona Ankara'da bir kitap imzalatmayı arabanın içinde giderken başarmıştım. İmza gününde masada hareketsiz otururken başarılamayan bir imzayı, hareket halindeki bir arabanın içinde başarması beni az şoke etmemişti gene doğrusu!.. 


Cihan Demirci'nin Kaleminden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder